Öyle anlar oldu ki, hayatımdaki yeni kocaman tarifsiz güzelliğe rağmen bugün geri dönmek istedim.
Ve son yazdığıma bakınca farkettim ki günü gününe tam bir yıl önce terketmişim.
Kaç kere böyle evde bırakıp gittin beni, beklentilerimi yok sayıp, ardına bakmadan, tereddüt etmeden, ilişkinin inceldiğine aldırmaksızın ya da belki kopsun diye; Kaç kere yelken yaptın böyle anlarda. Kaç kere tercih ettin yelkeni ikimize? Kaç kere yelken yaptık seninle ve kaç kere briç oynadın benimle? Kaç kere kitap okuduk? Kaç kere Avrupaya gittik, kaç fotoğrafımız var beraber? Kaç kere yapmak istediklerimden, sorun çıkmasın diye bahsetmeksizin ya da reddedilmekten bıkıp teklif etmeksizin vazgeçtim? Kaç kere çıktı o yüzük parmağından ve şimdi nerde? Kaç kere sevgili olduk biz? Kaç kere karın oldum ben senin? Kaç süprizine uyandım? Kaç kere içtim dağıttım ve şevkatine sığındım? Kaç kere mutlu olduk? Söylesene kaç kere aldattın beni? Beni seven bir adamın su içer gibi yapabileceklerini senden kaç yıl bekledim? Beklerken kaç yaş yaşlandım? Kaç kere isyan ettim? Kaç kere aldırmadın?
Nasıl sevebilirim artık ben yelkeni?
Kaç kere ağlayarak içimi açtım sana, korkularımı anlattım, endişelerimi, üzüntülerimi? Ya mutluluğumu hayallerimi.. Kaçıyla ilgilendin? Kaçıyla dalga geçtin? Kaçını yok saydın? Kaçından kaçtın? Ve kaç kere hiç açıklamadığın kendininkiler için beni hırpaladın? Kaç kere yaktın canımı?
Kaç kere elimi tutup güven verdin bana, içtenlikle? Kaç kere yanlış anlamaları sevgiyle düzelttin, kaç kere fısıldadın kulağıma? Kaç kere gördün beni gerçekten?
Kaç kere ağladım bu evde, kaç kere bekledim, kaç kere ümitlendim. Kaç kere yıkıldım. Kaç kere.
Nasıl sevebilirim artık ben seni? Nasıl sevgisizliğinle savaşabilirim?
Kaç kere son deyip kendi kendime geri döndüm ya, işte o zor yoldan artık geçtim, kolayı seçtim: Nasıl bu hayatı ardımda bırakıp kaçabilirim?