6 Haziran 2009 Cumartesi

GÖCEK'TEKİ OTOPARK SORUNUNA FANTASTİK YAKLAŞIMLAR

Bende otoparkçı fobisi var, haklarını kanırta kanırta alabilen diğer insanlar gibi "vermiyorum ulan git kime şikayet edersen et""Ben Göcek'te yaşıyorum, niçin para vereyim" " burası benim dükkanımın önü" filan diyemiyorum. Konuştuğum Göcekliler otopark sorunlarını böyle çözüyorlarmış. Yaz gelince Göcek'e inip iki gram alışveriş yapmak soruna dönüşüyor benim için, en çok belediyenin otoparkçılığa soyunması sinirlerimi oynattığından gitmek istemiyorum çarşıya, sırf bu konudaki sinirimi üç kuruş maaşla bu görevi üstlenmişlere püskürtmemek için, arabayı uzak, ücra köşede(söylemem oraları da otopark yaparsınız) bir yere bırakıp yürüyorum güneş altında, artık alışverişlerimi, elverdiğince Fethiye'den yapmayı daha çok seviyorum. Teknelere küfeyle mal gidiyor olabilir yazın, ama bu minimal örnekler görmezden gelinmemeli. Her yeni güne yeni bir otopark çizgisi ile uyanır olduk. Her yer tıklım tıklım araba dolu oluyor. Otoparklar yarıyarıya boş, işte bu yüzden her gün yeni sokak kenarları otoparka dönüştürülüyor. Bu konu ile ilgili daha önce yazmıştım, o yazıdaki endişelerimi bu yazıdan ayrı tutup soruyorum.
  • Gelir amaçlı kullandıkları mevcut otoparklarının kaçı Bayındırlık ve İskan Bakanlığına ait Otopark Yönetmeliği dahilindeki Otopark Yönetmeliğinee uygun şekilde düzenlendi?
  • Bu güne kadar, yapılan binalara Bayındırlık ve İskan Bakanlığına ait Otopark Yönetmeliği dahilindeki Otopark Yönetmeliğinde bulunan "Aranması Gereken Kullanımlar ve Miktarları"na dikkate ederek mi ruhsat verdiler?
  • Biz bu yönetimi oylarımızla seçtik, onlar da bize yazları sinirimizi bozmak ve bizleri mağdur etmek uğruna sahip oldukları otopark gelirini, Göcek'e faydalı hangi proje için kullanacaklarını açıklasınlar.
  • Beldeye yazın gelip, arabasını bırakıp tekneye binip tura giden müşterinin park sorunu, belediyenizce sorun ise, başka şekillerde çözülmelidir. Zaten mevzubahis bu insanların bir kısmı, gene belediyenize ait yat limanındaki teknelere binmekte, belediye sınırlarınız dahilindeki çay bahçenizde çay içmektedirler. Buna otoparklar da dahil edilerek, merkezi yoğunluğun yüzölçümü dikkate alındığında Göcek'in dev bir belediye tesisi olma yolunda ilerlemekte olduğunu görebiliyormusunuz? Göremiyorsanız, Kalkan'a, Kaş'a, Akyaka'ya, anlaşılmıyor mu, Kuşadası'na, Marmaris'e bakınız. Onlar gibi dejenere olacaksınız. İlla da arabasını oralara koymak zorunda olan Göcek ikametgahlılara, seçmenlerinize, abone kartı vermek aklınıza niye gelmiyor?Ha Fethiye'ye mi özendiniz. Bravo.
Piyangodan para çıksın. Göcekte arazi fiyatlarını umursamaksızın merkeze yakın iki ayrı noktadan arazi alıp, şehir planı ve koşullarına son derece uygun ergonomik, güneşe karşı korumalı iki büyük otopark yaptırıp, üzerine "BEDAVA OTOPARK Göcek'in diğer yerleşim yerlerine benzemesinden korkanların hayratı" yazdırmazsam şerefsizim.

5 Haziran 2009 Cuma

KALKAN

Sen şahane bir balıksın.

4 Haziran 2009 Perşembe

LE HUITIEME JOUR - THE EIGHTH DAY

Yıllar evvel Televizyonda dublajlı olarak ağzım açık izlediğim bu filmi, geçenlerde hatırladım. Hususi temin ettim, Akbulut'un kafasına da silah dayamak suretiyle bu akşam tekrar izledim. İnsan yaklaşık 10 yıl evvel izlediği bir filmi, bu kadar detayıyla beraber sahne sahne mi hatırlar? Hafızamın değil, hafızaya kazımayı bilen yapım ekibinin: yönetmenin, senaristinin, oyuncularının başarısı.
Filmi izlerken en korktuklarınla yüzleşiyorsun, zıtlıkta tavan yapmış iki karakterin yakaladığı uyumdan ve kurabildiği iletişimden bir an bile şüphe etmiyor, hayran kalıyorsun. Anlayamam dediklerini anlıyorsun, gülemem dediklerine gülüyorsun, an geliyor kana kana ağlıyorsun. Bitince çıkıp bir ağaca yaslanmak, çimlerde uzanıp "bir dakika" yaşamak istiyorsun. Bunları sıradan bulup, bunlardan zevk almaya prim vermeyen bir tutumla büyüdüysen bile.




Benzerleriyle hem teğet, hem mesafeli film. Dantel gibi film. Kusursuz film.