28 Haziran 2008 Cumartesi

25 Haziran 2008 Almanya Türkiye

Ömrümüzde ilk kez, ilk golu biz atınca, hem de ilk yarıda atınca korktuğumuz milli maçtır.
Mucizenin alışkanlık yapabileceğini öğrendiğimiz, ilk 3 mucizeden alışkanlıkla mucize beklediğimiz maçtır.
İlk üç mucizenin hevesi ile yurdun dört bir yanında dev ekranlarda ful-aksesuar izleyip de bitince sessizce dağıldığımız maçtır.
Kendi silahımızla vurulduğumuza yandığımız, be olsun; yenildiğimiz ama ezilmediğimiz maçtır.
Sayın Fatih Terim'in son dakika aksiyonuna alıştık diye belki, soyunma odasında istifa ederek, rol çalmasına kızdığımız maçtır. (istifası değil sıkıntı, yani sırası mıydı?)
Sayın Rıdvan Dilmen'in ardından, "Bitti bu iş oldu, ekolümüz var, hücum yaparak savunmayı sahalara geri getiyoruz, hep hatırlanacak/hep konuşulacağız" heyecanlarına ortak olduğumuz maçtır.
Deli gibi zevkle izlediğimiz, oynadığımız maçtır. Daha ne olsun?
Darısı Dünya Kupasına...

Hiç yorum yok: