4 Haziran 2008 Çarşamba

İğne Deliği

Sabahleyin telefonumun çalmasıyla uyandık. Karşımda benim uykulu "Aloaaaooo"mdan afallamış bir kadın:
-Siz kimsiniz hanfendi?
-Sieeeğz kimi aramıştınız?
-Sinanaramıştım?!
-Yanlış oldu sanırım.
-Hanfendi yanlış filan olamaz Sinan benim kocam
-Belki yanlış çevirdiniz.
-Hayır, bu onun benim telefonuma kayıtlı numarası
Haydaaa
Bir yanlışlık olduğu muhakkak da, onu afyonum patlamamış şekilde çözemiyorum:
- Valla bilemiyorum ben, bu telefon benim Sinan diye birisini de tanımıyorum. İyi günler.
Ama yok bitmedi. Tekrar aradı aynı numara, bir hata yüzünden aile faciası olmasın diye daha derli toplu konuşmaya çalıştım. "Verin bakalım numaranızı bir de ordan arayayım" dedi. Aradı. Hangi şehirde olduğumu sordu. "Muğla" dedim. Karşımda ki ses bir dondu/yıkıldı ki, "benim eşim de Marmariste..." Önce hiç alakamız olmadığını, başka bir şehirde olduğumu ispat etmeye çalıştım, ama karşımdakizmış eş sürekli eşi ile dün gece bu numaradan konuştuğunu, bir yönlendirme varsa ancak alakamız olacağını ima edip duruyordu. Bu kez masum olduğuma ikna çabaları başladı. Bir hata var ise ( "ise" yi cümle içinde kullanırken deli gibi vurgu veriyor)özür diliyor, yapacak bir şey olmadığından kapatıyor, ardından acaba yanlış mı diye bir de ev telefonundan arıyor ki, aynı kod numarasından geçen hafta da arandığımı hatırlıyorum. Bir ara mecbur kalıp hiç tanımadığı bir adamın avukatlığını yaptığımı, hiç tanımadığım bir kadının yüreğine su serpmeye çalıştığımı bile farkettim. "hani arkadaşını, işyerini filan arasanız" Efendim eşi pazarcıymış, başka ulaşacağı bir numara yokmuş, iyice sarpa sardı iş. Son aramasında Akbulut açtı, kadının imalarına sabretmeye çalışarak, bu numaranın eşine ait olduğunu, bir yanlışlık olduğunu, eşinin numarasını verir ise servis sağlayıcıyı arayıp bildirebileceğini söyledi, ama vermek istemedi niyeyse numarayı kadın.
Konu ile ilgili sabrımın sebebi, kadının yerine kendimi koymuş olmam. Ama o kadar net konuştuğum halde paranoya ediyor olması bir yana, sözkonusu kadın Manisa'da iken kocanın Marmaris'te benim Göcek'te olmamın yarattığı tesadüf ve sabah sabah bir sürü dil dökmek yormuş ki beni, arada "vallahi kocanızı tanımıyorum" derken dayanamayıp gülmüşüm . Akbulut söyledi.
O gidince Telsimi aradım benim bir şey yapamayacağımı, bir yönlendirme var ise yapanın iptal etmesi/ettirmesi gerektiğini söylediler. Kadını ilk kez aradım ve izah ettim. Bir türlü ikna olmuyordu. İsterse aramaya devam etmesini o çalarsa benim açmayacağımı, ta ki eşi açana kadar arayabileceğini söyledim. Eski iki aramanın tarihlerini ve nolarını telefonumdan buldum numaraları verdim, birisi kadının dükkanınınn telefonuymuş, böyle ipucu bulmuş dedektif gibi iyice şüphelenmeye başlayınca, artık mevzu ile çözülene kadar ilgilenmemeye karar verdim.
Ama Akbulut boş durmayıp, Gülcan vasıtası ile "Sinan Enişte ile görüşecektim, bu onun numarası, siz kimsiniz, nerdesiniz, yanınız da olabilir mi?" diye beni epey birngırdatıp, hoparlör vasıtası ile konuşmayı dinleyip de eğlenedursun, Sinan Bey'in diğer yakınları arayıp sorguya çekmeye devam etmekteler efendim. Hangisi Akbulut eğlencesi, hangisi gerçek bilmeksinizin büyük bir sabır içerisinde Sinan Bey ile alakam olmadığını ispat etmeye çalışmaktayım.

Hiç yorum yok: