Takım tutmam deyip de, ancak ısrar edince Beşiktaşlı olduğunu söyleyen babama inat belki, Beşiktaşlılığımı 1981 - 1982 sezonunda BEŞİKTAŞ şampiyon olduğunda gazetenin verdiği takım resmini asarak ilan etmiştim.
82 dünya kupasında Mardin'de tatildeydik.Pek uzun soluklu olmamış futbol hayatım, orada, teraslarda "ben Rummenigeyim", "ben Platini" diye top peşinde koşturan mahallenin çocuklarına, "neden Maradona olmuyor kimse" diye bağırırken başladı.
Lise'ye kadar hayatımın büyük kısmı, Maradona'dan, Metin Ali Feyyaz lı Beşiktaştan ve , Bultragenio, Hugo Sanchez, Michel li Real Madridten, gazetelerin didik didik okuduğum spor sayfalarından ve kapıya gelip" şey Ebru evde mi diğer mahalle ile maçımız varda? " diye sorarak annemi şaşkına çeviren takım arkadaşlarımdan ibaretti. Beşiktaşın alelade lig maçlarını kaçırmamak için okuldan bir bahane ileerken çıkmaya, veya direk okula gitmemeye çalıştığım hesaplı günleri bile hatırlıyorum. Babamla düzenli olarak toto da oynardım o zaman ve ligi takip ettiğimin belirtisi olacak, her seferinde 8-9 10 tutturmam normaldi.
Ablamın eski eşi, o vakitlerdeki eniştem de koyu Beşiktaşlıydı. Her yıl, Beşiktaş şampiyon olacak gibi olursa beni son maça götüreceğini söylerdi, bakardım son maça; son maç deplasmanda. Zaten şampiyonluk Beşiktaş'a, son maçı tribünde izlemek bana nasip olmazdı.
Lise de ergenliğe yenildi futbol merakı, en fazla yabancı takımlarla yaptığı maçları izlemeye başladım, zaten, o konuda anlaşılamaz bir istikrarı vardı Beşiktaş'ın ama, fanatikliğin şanında olsa gerek peşini bırakmadım.
Üniversiteye başladığım yıl, şu çizgi fılmlerden alışık olduğumuz başın etrafında donen yıldızları bana gösterdi Beşiktaş. 2 Ekim 1991 de Metin'in psvs eindhovena 4. dakıkada attığı gol (http://www.medyaspor.com/v02/Videos.aspx?CategoryID=8&VideoCategory=21&id=237&Page=6)un ardından golle bağlantılı aile içi sevinç gösterileri arasında burnumu kırmıştım, aslında detayını da vermek lazım: O gol atıldığında, babamla eniştem balkonda anteni sökmüş, karsız bir görüntü için uygun pozisyon arıyorlardı, ben gol diye bağırıp balkona koşarken, eniştem anteni babamın eline tutuşturup içeri koşmuş, köşedeki buluşmadaki çarpışma, beni buzdolabına fırlatmıştı. Ayıldığımda tüm ev halkı herkes bana bakıyor, ablam burnuma dokunupi kırılmış galiba diyordu. 23. dakikada ben röntgendeyken durum 1-1 olmuştu, o maçı 2/1 kaybedip elenmiştik de zaten, değmemişti yani. O burun da, o Beşiktaş da hala öyle. Futbola, bilhassa Beşiktaş'a küsüşüm, uzun zaman küs kalışım o güne denk gelir.
Gene de Çarşı basın açıklaması yaptığında zaplamayıp izliyorsam, içim buruluyorsa, Beşiktaşlıyım. Gizliden gizliye kahrolduğum takibindeyim eski takımımın.
Sivassporla kapışıyormuş bu yıl, 30 Mayıs 2009 saat 20 de Denizli'deymiş şampiyonluk maçı sanırım, valla o maça ilk kez bu kadar yakınım.
25 Mayıs 2009 Pazartesi
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
3 yorum:
hahah gülüyorum ben bu yazıdaki ümide yaa... insan salak doğmayagörsün.
yil 2016. hala inonuye gidemedim. oyle iste uzaktan... olur oyle...
Yıl 2024. Artık İnönü yok.Oğlum benden şanslı olur inşallah
Yorum Gönder