21 Ağustos 2009 Cuma

YARI YOLDA KALMAK

Şu an hissettiğim bu. Yarı yolda kaldım. Bırakıldım diyemiyorum, çünkü bırakan, bu sorumluluğu reddediyor. KAbul etmediğpi bir eylem için dava açacak değilim. MEcburen ona ihtiyacım olmayan bir kabul üzerinden ilerlemeliyim. Evet yarı yolda kaldım.

HAyatımın kabul görmüş yarısındayım, bana göre üçte ikisi filan geçti. Yola beraber çıktığımı sandığım ( ki bunu da reddediyor iyice kaosa döndü bu yazı bu yüzden), düzeltiyorum, yola paralelinde devam ettiğim başka bir yöne saptı, o bizim en son molada karar verdiğimiz yol değildi. O yüzden ben yol ayrımında kaldım. Başka yol bul diyorlar, önce oturup plan yapmalıyım oysa ki, başka hiç bir yön ümit vermiyorken mecburi olacak o planı yapma fikrine dahi katlanamadan , bavullar topluyor, arabaya dolduruyor, yola çıkıyor, yarısına varmadan vazgeçip tamamen kendi çabamla geri dönüyor, geri dönmüşlüğümün sadece bana ait yüküyle yaşamaya çalışıp, yaşayamıyorum.


Yarısında kaldığım yolun ucunda da hiç bir şey kalmadı ve ben hala o yol ayrımına oturmuş ağlıyorum: kaybettiklerime? hiç benim olmayacaklara? yalnızlığıma? çaresizliğime?

Çok devrilmiştim, çok yok olmuştum, hiç bu kadar takılı kalmamıştım. O gücü bulamıyorum, kader benden yana olsun ne olur ucunda ana yol olan patikalardan birine iteklesin beni. Gidip gidip dönmekten bıktım.

Hiç yorum yok: